fasik — fàsik m <N mn ici> DEFINICIJA 1. isl. koji se ne pridržava vjerskih propisa; grešnik 2. reg. onaj koji je moralno propao; pokvarenjak, razvratnik ETIMOLOGIJA tur … Hrvatski jezični portal
fasık — sf., ğı, esk., Ar. fāsiḳ 1) Allah ın emirlerini tanımayan, sapkın, günah işleyen 2) Kötülük eden, fesatçı … Çağatay Osmanlı Sözlük
fâsık — (A.) [ ﻖﺱﺎﻓ ] kötülük düşünen … Osmanli Türkçesİ sözlüğü
FÂSIK-I MAHRUM — Günah işlemeye hazır olduğu halde fırsat bulamayan … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
FÂSIK-I MÜTECÂHİR — Açıktan açığa kimseden sıkılmadan günah işleyen. İşlediği günah ile övünen günahkâr kimse. (Böylelerin aleyhinde konuşmak gıybet sayılmaz … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
FESEKA — (Fâsık. C.) Fâsıklar. (Bak: Fâsık … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
surfacique — ● surfacique adjectif Qui se rapporte à une surface. Se dit d une grandeur rapportée à l unité de surface. Qui est situé en surface. surfacique [syʀfasik] adj. ÉTYM. Mil. XXe (in Larousse, 1964); de surface. ❖ ♦ … Encyclopédie Universelle
fossick — fos|sick [ fasık ] verb intransitive AUSTRALIAN to look for something among a lot of other things ╾ fos|sick|er noun count … Usage of the words and phrases in modern English
CERH — Yara. * Baş ve yüzden başka uzuvlardan birisini yaralamak. * Bir kimseye söğmek. Taan etmek. Sözle gönül incitmek. * Birisinin fikrini çürütüp kabul etmemek. * Şahid, yalancı ve fâsık olduğundan dolayı mahkemede hâkimin şâhidin şehâdetini… … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
EFSAK — En fâsık, çok edepsiz … Yeni Lügat Türkçe Sözlük